Günaydın merhaba

dostlar arkadaşlar...

Bugün uzun destan gibi oldu

bu yazı...

Okursanız hoş olursunuz...

Bazen gerçek olsun

Bazen rivayet

Hem gerçek olanları

Hem rivayet edip

gezelim istedim hep beraber...

**

Hey Hey dedim yine

Köroğlu değilim ben

Kocakale

Kocakale

Başında yine bulut duman

Lelegler'den kalma kalen

Taş duvarın eli gizi sende

Çağırır durursun beni

doruk zirvelerine

Seni özlemişim Kocakale

Benden sana selam olsun...

Benden sana selam olsun...

İşte yine geldim sana...

Çıktım geldim yanına...

Halâ çok güzelsin...

Kocakale...

Hey Kocakale...

*

Çıktım yine Karaova'dan

Kocakaleye

Baktım etrafıma güzelce

Daha önce anlatmıştım size kuzeyi

Güneyim de

şimdi

Gökova Körfezi

uzanıyor

Mavi

Masmavi elbiseli..

Gıcık tarafı

Dangır koyları

Almış koynuna

yeşil gözlü ormanları

Davet ediyor kendine

mavi deniz sularını ...

Orak adası önünden

geçiyor bir gemi

Savuruyor

Savurtuyor mavi ak köpükleri..

Arkada önde hopluyor

zıplıyor deniz yunus balıkları

Aksona Mehmet el sallıyor

Toplamış yine süngerleri

Funda ediyor

Trhandili kuğu gibi yine

süzülüyor denizde..

Aksona Mehmet BAŞ'ın

"Son Süngerci" kitabı elden ele dolaşıyor

Hey güzel memleketim

Türkiyem

Anadolum

sen ne güzelsin böyle...

**

Geldim

Kisebüküne

Baktım hayran hayran

baktım denizine tarihine ..

Mavi deniz pırıl pırıl

Sanki pırlanta altın

Yakamozlar gümüş gibi ıldır ıldır...

Soyunup dökündüm

attım kendimi denize...

Hemen geldi balıklar hoşgeldine...

Selamlaşıp yüzdüm onlarla...

Uzaktan baktı bize yeşil ormanlar

Dalları üzerinde kuş arı böcekler...

Hey güzel Anadolu Türkiyem

Sen ne güzelsin böyle...