Üzeyir Yıldırım
AİLE (VAROLUŞ ORTAMI)- Üzeyir Yıldırım- Yaşama Dair
Her hayat, doğuş yeni bir ailedir ve aile dünyanın küçültülmüş bir şeklidir. Bir aileye mensup olmak, insanoğluna verilmiş en büyük nimettir. İnsan hayatında doğumla ölüm arasında gerçekleşen her şeyin aile içinde bir karşılığı vardır. Bu yüzden insanoğlunun kurduğu aile düzeni diğer varlıklara benzemez. Çünkü insan, diğer varlıklar gibi sadece beslenmek, barınmak ve korunmak için aile kurmaz. Aile yuvası onun için bir varoluş ortamı bir kültür ve medeniyet ocağıdır. Oradan ayağa kalkar ve oraya döner. Böylece hayatı aile ekseninde yaşamış olur. Yine hayatı boyunca iyi bir aile kurmak ve ailesini mutlu etmeye çalışmaktır.
Aile düzeni toplumun bir aynasıdır. Ailenin yapısı, işleyişi, bireyler arasında diyalok, komşularla ilişkiler, geleceğe bakış, ekonomik işleyiş, eğitime verilen değer, beslenme, barınma vs. temel konularda bir ailenin durumu neyse ait olduğu toplumun durumu da odur. Öyleyse bir toplumu inceleyip tanımak için öncelikle aileden başlamak en kestirme ve sağlıklı yoldur denebilir. Türkiye’de aile yapısının güçlü olduğunu herkes söyler. Bu düşüncelerin doğruluk payı yüksektir. Ülkemizde aile düzenin gözle görülmez mutlaka dinamik’leri vardır. Kim ne derse desin aileyi ayakata tutan bu dinamiklerden önemlileri birlik ve beraberlik durumlarıdır.
Türk toplumunda aileyi ayakta tutan temel dinamiklerin başında hayata bakış tarzı gelmektedir. Bu bağlam’da dünya dediğin nedir, hepimiz nasılsa bir gün ölüp gideceğiz. Arkamızdan kötü insandı demesinler, hayırla yadedsinler, bir defa bile Allah razı olsun desinler yeter anlayışı, aile içi ve aileler arası diyaloğu temel bir yaklaşımdır.
Türk kültüründe hayat, aile merkezli bir bütündür. Aile üyeleri, evlerine ekmek getirmek ve namerde muhtaç olmamak için işlerine koşar. Aile ekmek kapısıdır. Amaç ailenin ihtiyaçlarını gidermektir. Okuyan çocuklar için bütün imkanlar seferber edilir. Çocuğum okusun, adam olsun, ailesini utandırmasın vatanına, milletine faydalı olsun, en azından kendi geleceğini kurtarsın, bizim yaşadıklarımızı yaşamasın, gibi durumlar her ailede görülür ve ailenin bir yerde devamını sağlayan etkenlerdir bunlar.
İyi günde kötü günde aile üyelerinin birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içinde olması, aile içi sırların kimseyle paylaşılmaması gibi duygular, Türk ailesini hayatın bütün olumsuzluklarına rağmen birbirine bağlayan dinamikleridir.
Unutmayalım ki insan olarak ortaya koyduğumuz ilk eylem, temelde kendimizi gösterme ve kabul ettirmeye dayanan bir olaydır. Aynı olay, bizden öncekilerin başından’da geçmiş ve bizden sonrakilerde aynı şeyi yapacaktır. Şimdi ağlamak olmasaydı gülmenin kıymeti ve kaybetmek olmasaydı sahip olmanın değeri bilinebilirmiydi. Yeter ki insan yaşadıklarını, hissettiklerini doğru kişilerle, doğru zamanda doğru kişilerle paylaşılabilsin
Bizi sorumluluklar yükleyen aile mefhumu bir beraber ve bütün olmayı yeğleyen yegane birliktelikler. Bizi dış etkenliklerin zararından korumayı hedefleyen güçtür. Ailenin olmadığı yerde yalnızlık, parçalanmışlık, sahipsizlik ve zarar görmüşlük muhakkatır. Bizim Dinimiz İslamda aileye o kadar değer vermiş’ki bu zor günlerden geçerken aile olmanın etkenliği muhakkaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.