DÖNMÜYORSA DÖNMÜYORDUR

2023 Yılı Sayıştay Raporlarından yükseköğretim kurumlarımıza bakmaya devam ediyoruz. Tamamen iyi niyetle ve bulundukları kurumlara destek vermek amacıyla kurulup zaman içinde bundan çok fazlasıyla uzaklaşan, istismar edilip eğitim öğretime katkı vermek şöyle dursun bulundukları üniversitelere bir yük haline gelen döner sermaye işletmelerinin iyi işletilmedikleri ortada. Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi bunların bir takım cari giderlerinin bile üniversitelerinin merkezi bütçelerinden hukuksuz olarak karşılanarak verdikleri zararlar ortada ancak zararlar sadece bununla da sınırlı değil. Döner Sermaye İşletmelerinin yönetimlerinde de oldukça keyfilikler yaşandığı yine Sayıştay Başkanlığının raporlarına yansımış durumda.

Özellikle Tıp Fakülteleri ve Diş Hekimliği Fakülteleri olan üniversitelerde döner sermayeye katkı sağlayan öğretim elemanları ve personelin bu katkılarının hesaplanmasında bir standart oluşturulmaması, bu katkıların sağlıklı yapılmaması da ayrı bir huzursuzluk kaynağı. Bunun sağlanamaması, personel arasında kurumun güvenilirliğini önemli ölçüde olumsuz etkilediğinden işletmenin gelirlerinin de bu anlamda önemli ölçüde azalttığı görülmüştür. ‘Ben ne kadar çalışırsam çalışayım, falancanın yatarak aldığı ek ödemeyi alamıyorum’ diyenlerin verimlerinin düşeceğini tahmin etmek bir idare için hiç de zor olmaması gerekirken bu konuda oldukça keyfi tutum ve davranışlar sergilendiği de maalesef raporlara yansımış durumda. Hâlbuki bu gelirlerin muhasebeleştirilmesi için idarelerin çeşitli yazılımlar, otomasyonlar kullandıkları görülmesine rağmen bunların böylesi işler için ya devre dışı bırakıldıkları ya da iyi kontrol edilmedikleri başkanlığın tespitleri arasındadır.

Yine bu işletmelerce verilen sağlık hizmetlerinde Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenecek hizmet bedeli Resmi Gazetede yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatları üzerinden olacağı halde bu işletmelerin belirledikleri fiyatların SUT fiyatlarının çok üzerinde olduğu da görülmüştür.

Yapılan incelemede, yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında öğretim üyeleri tarafından mesai saatleri dışında bizzat verilen sağlık hizmetleri için poliklinik muayenelerinde en fazla iki katı, diğer hizmetlerde en fazla bir katı kadar ilave ücret alınabilmektedir. Hastanın muayene bulguları doğrultusunda istenebilecek belli tetkik ve testlerin de muayene ücreti ile birlikte paket olarak sistemde tahakkuk ettiği, böylece, istenen tetkik ve testlerin hizmet kodlarına ilişkin SUT fiyatlarının da muayene ücretine eklendiği ve bu tutarlar kadar ilave ücret alındığı görülmüştür. Böylelikle hastadan muayene ücreti adı altında SUT fiyatları üzerinde ilave ücretler tahsil edildiği de anlaşılmıştır. Örneğin, nöroloji anabilim dalında, muayene ücreti 336,00 lira olmasına rağmen doktorun ayrıca istem yapmasına gerek kalmadan nöroloji vaka ücreti, adale testi, denge testi duyu algı, motor testi el beceri testi, postur analizi testi ve tetkik ücretlerinin ilave edilmesi ile muayene ücreti 577,00 liraya yükselmiştir. Buna benzer ilave ücrete ilişkin paket fiyatlandırmaların, Kulak Burun Boğaz, Psikiyatri, Çocuk Enfeksiyon, Çocuk Nöroloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Beyin ve Sinir Cerrahi, Ortopedi, Dahiliye, Romatoloji ana bilim dallarında da uygulandığı görülmüştür. Hastaya özgü ve muayene sırasında doktorun istemi ile alınması gereken hizmetlerin SUT karşılıklarının her muayenede uygulandığını baştan kabul ederek ilave ücretin yükseltilmiş olması yürürlükteki mevzuat uyarınca uygun değildir.

Sayıştay’ın bu bulgusuna karşı ilgili üniversite herhangi bir savunma yapmayıp başkanlığın bu tespitine katılarak bu hatanın düzeltilmesine ilişkin çalışmalara başladığını beyan etmiştir.

18.06.2020 tarihli ve 31159 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan ‘Yükseköğretim Kurumları Döner Sermaye İşletmelerinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik” uyarınca: “Tıp Fakültesi, Diş hekimliği Fakültesi ve sağlık uygulama araştırma merkezleri ile açık öğretim hizmeti veren yükseköğretim kurumları tarafından elde edilen gelirlerden döner sermaye işletmesine bağlı birimlere borç olarak kaynak aktarımı yapılamayacaktır” hükmü bulunmaktadır.

Bu hükme rağmen adı döner olmasına rağmen aslında dönmeyen işletmelerin bazı borçlarını öderken de bu hükme rağmen birbirlerine kaynak aktarımı yaparak günü kurtarmaya çalıştıkları görülmüştür. Mesela, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Döner Sermaye İşletmesinin hesaplarının denetiminde, diğer birimlerin borçların karşılanması amacıyla Tıp Fakültesi Döner Sermaye hesaplarından 15.600.000,00 TL nin Döner Sermaye İşletmesine devredildiği ve buradan diğer birimlere aktarıldığı görülmüştür.

Üniversitenin buna ilişkin cevabında; üniversitenin bir biriminde mal ve hizmet alım ihtiyacının olması halinde 2547 sayılı Kanunun 58/b kapsamında ayrılan payın, üniversite tüzel kişiliğinin görevleri gereği başka alanlarda kullanılabildiği ve işçi ücretlerinin birimler tarafından öncelikli ödenmesi gerekli borçlardan olduğu ve ödenmesinde sıkıntı olması durumunda üniversiteyi bütün olarak değerlendirilip üniversite tarafından ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Ancak yukarıda da değindiğimiz üzere Döner Sermaye İşletmelerinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik'te yer alan söz konusu hüküm uyarınca; yükseköğretim kurumlarının tıp Fakültesi, diş hekimliği fakültesi ve sağlık uygulama araştırma merkezleri ile açık öğretim hizmeti veren yükseköğretim kurumları tarafından elde edilen gelirlerden döner sermaye işletmesine bağlı birimlere borç olarak kaynak aktarımı yapması kesinlikle mümkün görülmemektedir.

Bazı üniversitelerin de döner sermaye işletmelerince üretip sattıkları ürünlere dair gelirleri bile kasten kaydetmedikleri tespit edilmiştir. Böylece söz konusu işletmelerin gelirleri olduğundan daha az gösterildiğinden zorunlu ödenmesi gereken vergi, hazine payı ve Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) paylarının eksik ödenmesine sebebiyet verildiği de açıktır.

Hileli yollara başvurmak, giderleri azaltmak yerine başka bütçelerden ödetmek, başka kurumlardan haksız kazançlar yollarına başvurmak, gelirleri düşük göstermek gibi davranışların hukuki, vicdani, yasal olmadıkları açıktır ve kurumların denetim mekanizmaları bu usulsüzlükleri önlemede yetersiz kalsalar da Sayıştay gibi denetimde uzmanlaşmış kurumlarca atlanmayacağı gerçeği idarelerce idrak edilmelidir. Yani dönmüyorsa dönmüyordur ve döndürmek için de hukuksuz yollara başvurmak yerine her normal işletmenin yapması gereken gibi gelirleri arttırıp, giderleri azaltarak bütçenin döndürülmesinin sağlanması en akılcı yol olarak görülmektedir.

Erdal ÇİL

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.