Muğla Haber
Fren takılı mı kaldı, yoksa aşırı hız uçuruma mı yuvarlayacak?
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) yılın ikinci yarısında da yavaş büyümenin devam edeceğinin beklendiğini belirterek ironi yapıyor. (Fren takılı kaldı galiba) diyor.
El cevap: Fren takılı kalmadı. Balataların aşınması ile frenin halk tabiri ile kazıtması mümkün olmuyor. Yani gerçek frenleme müessir olamıyor. Olamazda. Oldurulmak istenmiyor zaten. Zira alçak inişle acısını halk tabakalarını hissettirmemek için frenden ayaktan tam çekilmiyor. Şayet çekilse vaveylayı seyreyleye.
(TEPAV) Finans Enstitüsü tarafından 2 ayda bir yayınlanan Ekonomi Durum Raporunda potansiyelin, oldukça altında kalan büyüme oranının nasıl tepki verilebileceği tartışmalarla ele alındı. İşin tuhafı 2013 yılının ilk çeyreğinde de düşük büyümenin süreceğinin beklendiği belirtiliyor.
Düşüncemiz: Büyüme oranına gösterilecek tepkiden kastedilen tepki halkın tepkisi ise biz söyleyelim; tepki falan olmaz. Zira halkımız öngörüsü ile yapılacak fedakarlığa şimdiden hazırdır. Zira vatanseverliğin şiarı mukadderata inanmak, maksudu sureti intikal ile sezmek, yöneticilerini biatta kusur eylememekde son derece feraset sahibidir. Bu böyle biline geriye kalan sınıfı haride (yeniş, devşiren) harid (öfkeli, kızgın) olabilir. Onlara söz yetişmez. Karton kulelerden cemiyeti tarassut (seyir) eylerler. Cemiyeti aslidendir, ötekileşmeyi hazımsızdırlar.
Onların çaresine hemen bakmak dilek ve arzuları hilafına hareket etmemek lazımdır. Aman dikkat diyoruz.
Raporda düşük büyümeyi önlemeye çalışacak yönde bir ekonomi politikası tepkisinin verilmesi zor görülüyor, deniyor. Maliye politikasında manevra alanının olmadığına işaret edilen raporda, para politikası ise uluslar arası risk alma iştahındaki ve enflasyonist gelişmelerle sınırlanabilir, deniyor. Hem dış koşullardaki göreceli iyileşme, MB’nın gevşek para politikası büyüme üzerinde olumlu etkileri olmasına rağmen bu etkilerin mevcut bilgiler ışığında oldukça sınırlı olacağı belirtiliyor. MB’nın;
1-Para politikasının gevşetme süresinin kısıtlı ve sınırlı olması.
2-Büyüme oranının düşmesine.
3-Buna paralel vergi gelirindeki aşınmaya.
4-Harcamaların kısıtlanmaması
5-Avrupa ülkelerinin risklerin ihracata olumsuz etkileri, Türk ekonomisi üzerinde risk oluşturduğuna vurgu yapılıyor.
Analizimiz: Lafı uzatmadan peri-su (peri yüzlü) peri ruhsar (peri yanaklı) ekonomik görüntü mü isteniyor yolu var. Meselede samimi isek, ikide bir ekşili çorba (zam) içirmek istemiyorsak haklımıza, Gümüşhane ile Artvin arasındaki zengin altın madenlerini, gümüş madenlerini, krom, bor, demir, mermer, civa madenlerini yabancılardan yasal ölçülerle devletleştirip işletme hakkını devlet-millet ortaklığı içinde organizasyonlar teşkil edip göğüs gerelim. Dış kaynaklı krizlere, cinayetlere set çekelim kurtulalım. Millet de rahat etsin, cebinde para görsün siz de rahat edin. Müşkilatlı yol mu gösterdik acaba? O kadar olsun. Zira 75 milyon nüfus, 676 bin km2 arazili koca bir ülkeden bahsediyorsak o kadar nazı çekelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.