GÜZEL OLAN HER ŞEY’E “MERHABA”…

Güzel olan her şeyin bir kötü tarafı, her başlangıcın bir sonu olduğu aşikardır… Yıllar son hızla geçiyor; bu geçişte yaşadıklarımızla, gördüklerimiz ve de duyduklarımız vardır.

Hiç fazla değil bundan tam 8 ay önce biricik kızım, eğitim sistemindeki son değişiklikle 4+4+4 için yola çıktığında tarihler geçen senenin yani 2012 yılının eylül ayının 17sini gösteriyordu. Yeni sisteme göre bu sene ilkokul bitecek… Dolayısıyla yıllar yılı bizim ve daha sonraki süreçlerde 5 yıl okuduğumuz ilkokul günleri tıpkı her şeyde olduğu gibi tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolup gidecek.

Okul günlerini öğrencilik dönemimizden hatırlarız... Bu günler yaşantımızın en güzel dönemleridir. Geçirdiğimiz bu günlerin hiç bitmesini istemez, dolayısıyla bu günlerin tadını çıkarmaya çalışırız. Çalıştıkça da yeni yeni heyecanlarla karşılaşır her birisini de doyasıya yaşarız. Tanıklık ettiğimiz yeni ama güzel olan her şeyi bekleyerek; yaşadığımız yeniliklerle hayatımızın akışına yeni bilgilerle, yeni sayfalar açarız.

Eylül’ün 17sinden bugüne bu yılın müfredatına ilave edilmiş birkaç dersten ilk aklıma gelen, zorunlu ders statüsünde bulunan yabancı dilin iyi bir yöntemle çocuklarımıza öğretilmesiydi… Nitekim de öyle oldu. Yabancı dil statüsünde seçtiğimiz İngilizce ki geçen sene İngilizce’den en küçük bir harf, bir kelime bilmeyen, cümle kuramayan çocuklarımız öğrenmiş olduklarıyla yeni bir güzelliğe daha merhaba dediler. Konuşma İngilizcesini detaylandıramasalar da… “Merhaba, nasılsınız? Ben iyiyim, isminiz ne? Hangi ülkeden geliyorsunuz veya yaşıyorsunuz?” soru ve cümleleriyle İngilizceye başladılar. Bu yıl almış oldukları temel eğitimden sonra ilerleyen sınıflarda İngilizce lisanının temel öğelerini de öğrendikten sonra bu lisanla hayatlarına devam edecekler. Bir lisanın, özellikle yeryüzünün neresinde olurlarsa olsunlar, İngiliz dilinin önemi tartışılmaz. Bırakın Türkiye’yi farklı ülkelerde bile karşınızdaki kişilere derdinizi anlatabilir, birçok işinizi ülkenizden kilometrelerce uzakta olsanız da halledebilirsiniz.

Yıllardan bu yana öğrendiklerinin üzerine biraz daha bilgi katarak bilgili olmayı kanıksayan çocuklarımız öğrenmeye ne kadar aç, ne kadar hevesli olduklarını daima her fırsatta belli ederler. Yapımına başlanan bir duvarın yükselmesi, bardağa tıpkı su doldurulması misali çocuklarımız her zaman başarı limitlerini daima yükselteceklerdir. Günlerce, haftalarca, aylarca yazılılar, sözlüler, deneme sınavları ve birçok etkinlikle her zaman var oluşlarını sürdüren çocuklarınız onca ay sonra yani önümüzdeki ayın 14ünde tatile girecekler. Koca 8 buçuk/9 ayın yükünü bu yaz tatili boyunca kendilerini biraz dinlendirerek özellikle çok yorulan zihinlerini rahatlatmaya çalışacaklar.

Yazımın başlangıcında da yeni eğitim sistemiyle bu yıl… Yani 15 gün sonra ilkokul eğitim hayatını sonlandırıp, ortaokula başlayacak çocuklarımızın öncelikli olarak bedensel ve zihinsel dinlenmeye ihtiyaçları olduğuna inanıyorum… İlkokul sonlanıyor demiştim ya… Birkaç gün sonra veda yemeği ile veda balosunda sevgili kızım ve arkadaşları onca yükünü taşıdıkları ayların, eğlenerek tozunu üzerlerinden atacaklar. Dolayısıyla yorgunluk ve sınav stresini de… Dolayısıyla yaza yine güzel bir merhaba ile başlayacaklar.

Öğrenirken çok çalıştılar… Ders tekrarları, sınav öncesi heyecan, etütlerde verilen derslerin zihinde kalıcı yer etmesi için yoğun çalışma temposundan da kurtularak bu yaz doyasıya dinlenecekler. Dinlenelim derken de her şeyi yüz üstü bırakmamalılar… Bir plan ve program dahilinde yapılacaklarını en ince ayrıntılarına kadar hesaplayıp dinlenirken yine öğrenmenin şekli ve şemalini göz önünden geçirmelidirler diyorum.

21.yüzyılda hayat çok farklı bir şekilde hem madden, hem de manen çok değişti. Eskiden söylenildiği gibi “armut piş, ağzıma düş“ söylemli hareketler bile çok gerilerde kaldı. Dolayısıyla şimdi ne kadar kendinizi hayata hazırlarsanız o kadar kardasınız.

Yaz başlangıcında güzel olan her şeye her ne kadar merhaba deseniz de kendinizi çok fazla rahatlığın kollarına bırakmayınız. Bugünün sevgili çocukları, yarının çok değerli gençleri ve büyükleri…!

Daha dün gibi… Kızımla kreşe, anaokuluna gidip geldiğimiz günleri hatırlarım. Sanki şaka gibi… Yıllar yılları son hızla sollayıp bizi buralara; yarın gene son hızla başka yıllara atıp savurup gidecek. Geçen süreçte hal ve hareketleriyle, konuşmalarıyla, oturup kalkmalarıyla inanamayacaksınız belki ama hayat görüşüyle bile kızım o kadar çok değişti ki… Yaşadıklarıyla, gördükleriyle, duyduklarıyla kısacası öğrendikleriyle hayatta bulunan her şeye adapte oluyor. Yani o çok kolay merhaba diyebilmeyi çok iyi biliyor. Tıpkı sizin çocuklarınız gibi, tıpkı benim kızıma benzeyen çocuklarınız gibi.

Ağaç yaşken eğilir… Biraz önce plan ve programdan bahsetmiştim… Bu yaz sevgili küçüklerimizi bunaltmadan yeni yaz etkinlikleriyle, sadece yarışıyormuş havasından kurtarıp öğrenmelerini sağlayarak eğitimlerine, bilgi ve görgülerine katkıda bulunacak yeni şeyler için kollarımızı sıvamalıyız. Ancakkkk! Yaz tatillerini bir sıkıntı havasında geçirmelerini önleyelim. Asıl olan öğretilenlerin fayda getirmesidir. Dolayısıyla bu faydadan asgari ölçüde yararlanmalarını sağlamalıyız. Hiçbir zaman surat asmanın anlamlı olmayacağını biliyoruz… Bu yüzden gülelim, güldürelim. Çünkü çocuklarımız gülmeyi kısacası coşkuyu çok seviyorlar… Öğrenmek mi? O da kendiliğinden hallolacaktır.

Çocuklarımızı hayata o kadar iyi hazırlayalım ki; aslolan siz değil karanlıkta bile gölgeleri onları terk etse de, eğer hayata dair ayaklar yere sımsıkı basıyorsa…

Onlar nasıl olsa güzel olan her şeye “Merhaba” derler…! Gerisi sizi hiç endişelendirmesin…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.