Erdal ÇİL
İYİ SOYDAŞ, İYİ DİNDAŞ, İYİ VATANDAŞ
‘Benden olsun çamurdan olsun’ diye diye geldiğimiz nokta düşündürücü olduğu kadar artık dayanma gücümüzü de tamamen aştı. Düne dair iyi ve güzellikleriyle belleğimize kazıdığımız bütün değerleri kaybetmenin sadece bir ‘tık’ uzağındayız. Ne kadar farkındayız bilmem ama yarına dair de bir şey kalmayacağı gibi günü kurtarmanın da fayda etmeyeceği günler arifesindeyiz.
Yaz aylarında genelde ikamet ettiğimiz şehirlerden biraz daha serin yerlere atarım kendimi. Oradakiler bizim buralara aynı amaçla akın akın gelirlerken bizim de oralara kaçmamız ne tuhaf değil mi?
Epey arayla gördüğümüzden, içinde yaşayanlara göre daha tarafsız gözlemler yaparız yerleşim yerleriyle ilgili. Tespitlerimizi oraların mukimleriyle paylaştıkça da beraber üzülür, karamsarlığımızı da yine birlikte paylaşırız. Aynı gemide yaşıyoruzdur neticede ve yarın büyük felaketleri de birlikte paylaşacağımızın provasıdır belki de yaptığımız.
Dün gürül gürül akan derelerin kuruduğunu görmek, dağ yollarına tırmanırken ara ara durup ağzımızı dayadığımız çeşmelerin artık yerlerinde olmadığını görmek, yemyeşil bitki örtüsü yerine sararmış yaprak ve kurumuş bedenlerle karşılaşmaktan daha kötüsü ne olabilirdi ki? En kötüsü de sözün dönüp dolaşıp ‘bunlar daha iyi günlerimiz’ e bağlanması olmakta.
Yine de güzellik adına gördüğümüz kırıntıları toplamak bile azıcık ümitlendiriyor insanı.
“Benim soydaşım yapmaz bunu”
“Müslüman olan biri böyle yapmaz”
“Mutlaka yabancıdır bunu yapanlar”
Bunlar züğürt avuntusu sözler maalesef. Hepimiz; soydaşlarımız, aynı millete mensup olduklarımız, aynı dini paylaştığımız kardeşlerimiz, komşularımız, akrabalarımız hepimiz de batmakta olan geminin içinde olduğumuzu unutmuşçasına aynı sorumsuzlukları yapıyor, evrenin bütün güzelliklerini hızla yok ediyoruz.
Temizliği ile hafızamda ayrı yerleri olan Alevi köyleri, Alevi mahalleleri bilirdim. Sizler de rastlamışsınızdır. Aynı ilçenin içinde temizliğiyle ilk gördüğümde dikkatimi çekmiş ve sormuştum.
- Bu mahalle niye böyle? Sanki başka bir ilçe, başka bir dünya.
İlçeye hakim bir tepeden o ilçenin sakini arkadaş anlatmıştı.
- O mahalle Alevi’ lerin mahallesi! Şu yandaki ise yörüklerin mahallesi. Şehrin ortasında ise genelde memur ve karışık nüfus oturur.
Geçende gittiğimde ise o mahallenin de artık diğerlerinden pek farkı kalmadığını görünce yine o mahallenin sokaklarında gezerken tanıdığım yaşlıca birine sormuştum sebebini. Artık herkes karışık oturuyor ve yeni nesil maalesef çevre konusunda, komşuluk konusunda bizim nesil gibi duyarlı değiller. Eskiden sokağa çöp atmak bizim mahallede mümkün değildi ve hemen pencereden, kapıdan görenler tarafından ikaz edilirdi. Şimdi sokaklara ne bakanlar var, ne de o sokakların kıymetini bilenler.
Yine yıllardır hiçbir adli olaya rastlanmaması ile adını duyuran başka bir köyümüz vardı. Bulgaristan göçmenlerinin yaşadıkları, dağ köyüydü. Birbirinden güzel meyve ve sebzeleriyle meşhur köye küresel sermayenin taşeronları ulaşmışlar ve köyden yetiştirecekleri hayvanlar için ağıllar, kümesler kiralamaya başlamışlar. Gençler de artık eskisi gibi tarlada çalışmadıklarından köylüye daha cazip gelmeye başlamış sermayenin yeni teklifi ve o mis gibi endemik örtüsünün güzelliğiyle tanınan köy; o mahsulünün pazarda kapış kapış gittiği köy şimdi tavuk pisliğinin kokusuyla girilen bir köye dönüşmüş ne yazık.
Ülkeyi talan etmenin, ülkenin kaynaklarını, değerlerini sorumsuzca yok etmenin soydaşlıkla, dindaşlıkla falan ilgisi olamaz. Yok, da zaten.
Bu tamamen iyi vatandaş olmakla, olabilmekle ilgili. Gidişat karşısında beraber üzüldüğümüz, ağladığımız ve bu topraklara can evinden bağlı olan soydaşımız olmasa da insanlar var ve ülkem adına bunların varlıkları ümitlendiriyor beni. Yine Müslüman olmasa da ülkesini, ülkemi canından çok seven insanları gördükçe tertemiz alınlarından öpesim geliyor. Vergi kaçıran, sokağına tüküren, çevresini çöplük gibi kullanan, hayvanına, kadınına saygısız insan kılıklılar:
Soydaş olsanız ne yazar, dindaşım olsanız kaç para edersiniz?
Bu ülke hepimizin ve bu ülkenin geleceği hepimizin geleceği. O yüzden artık bu ülkenin olumsuzluklarında bütün sorumluluğu sadece şu soylulara, şu din mensuplarına, şu partinin mankurtlarına diye yüklenip köşeye çekilme lüksüne sahip değiliz.
Gün iyi vatandaş olabilme günü.
Erdal ÇİL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.