Erdal ÇİL
YEŞİL BEYAZ BİR HAFTA
Böyle bir haftaya kısmetmiş ilk yazımız!
Hayırlı olsun.
Bundan sonra da inşallah köşemizden gördüklerimizi sizinle bu sütundan paylaşmaya çalışacağım.
Umarım faydalı olur, umarım çevremize dair görüp yaşadıklarımızla sizlerin ufkuna değişik bir pencere açılmasına vesile oluruz.
Yeşil Beyaz haftaya başka renkler katmayalım diyorum. Bırakalım bu hafta hep yeşil beyaz kalsın.
Özlemiştik bu sevinci, bu coşkuyu.
15 yıl önce yine bir Mayıs ayında Antalya’da yaşamıştık böylesi bir sevinci. TFF.3 Ligine Yükselme Müsabakalarının dörtlü grubu ilk maçında 27 Mayıs 2009’da rakibimiz Sökespor’du. O zamanlar kulübün yöneticilerinden Bekir Kapar’ın daveti ile Antalya’da yaşayan, görev yapan hemşerilerimizi de tek tek arayarak maça davet etmiş ve nefes kesen ilk maçımızı 27.5.2009 tarihinde penaltılarla 6-5 alıp finale yükselmiştik. İki gün sonra, 29.5.2009’ da finalde rakibimiz, ilk maçta Salihli Belediyespor’u 2-0 ile geçen ve bugün süper ligde oynayan Ümraniyespor olmuştu.
29 Mayıs İstanbul’un fethinin de yıldönümüydü ve biz de bu fethe inanmış, İstanbul temsilcisini yenip kupaya uzanacağımıza yürekten inanmıştık. Saat 17.00’de başlayan maça taraftarımızın da desteğiyle hızlı başlamış ancak rakip de dişli olunca hem saha içindeki futbolcularımız hem de tribünlerdeki taraftarlarımız ve kenardaki yöneticilerimiz epey terlemişlerdi. Skor tabelasının 3-1 önde olduğumuzu gösterdiği doksan dakikalık mücadelenin son düdüğünün çalmasıyla beraber yaşadığımız sevinç gerçekten görülmeye değerdi.
Maalesef o yıldan bu yana işler iyi gitmedi kulüpte. Yönetimler birbiri ardına gelip giderken şehrin sportif başarılara susamışlığı arttıkça arttı. Hani bir ara şehrin billboardlarını süsleyen bir söz vardı hatırlarsınız. “Gerçek Muğla’lı, Muğla için taş taş üstüne koyandır” diye. İşte taşın üstüne taş, taşların altına da baş koyma yürekliliğinde bir lidere ihtiyaç duyuluyordu ki Sevgili Menaf Kıyanç fazla bekletmedi. Sağına soluna az bir baksa da bir adım öne çıkarak giydi ateşten gömleği. Ekibini kurarken de öyle taassupla, davranmadı. Liyakat sahibi ve inanan herkesi davet ederek oluşturdu ekibini.
Sezona Didim’de 2-1 lik galibiyetle başlamamız, ümitlerimizi boşa çıkarmamıştı. Ardından peş peşe alınan başarılar sekizinci haftada liderliğe taşırken şehrin de beklentilerini yükseltiyordu. Sadece bir maçta, 17. Hafta maçında, ilk yarıda deplasmanda 2-1 mağlup ettiğimiz Sökespor’ a sahamızda aynı skorla mağlup olmamız nazar boncuğu olarak görülüp bozmadı morallerimizi. 20 galibiyet, 4 beraberlik ve 1 mağlubiyetle toplanmış 64 puanla gelen şampiyonluk inanın şehre bahar sevinçleri yaşattı. Her yer yeşile ve beyaza bezendi. Yediden yetmişe herkesin dilinde “kar bora fırtına sükûn bulacak, sana yıldırımlar selam duracak” dizeleriyle başlayan Muğlaspor marşlarıyla şehrin sokakları adeta çınladı.
Menaf Kıyanç tıpkı Davut Sıtkı Koçman gibi şehirde kazanırken dertlerine de kayıtsız kalmayan biri. Maçlarda sıkça görürdüm kendisini. Heyecanına, öfkesine, sevincine bizzat tanık olmuşumdur. Bugün o sevdiği renklerin başarısında, takımın bu günlere gelmesinde elbette en önemli payın onun.
Teşekkürler Sevgili Kıyanç! Bizlere bu kıvancı yaşattığın için.
Yürekten kutluyoruz.
Malzemecisinden, kulüp hizmetlisine, futbolcusundan, kulüp müdürüne, taraftarından hocasına, teknik ekibe tek tek şükranlarımızı sunuyor, alınlarından öpüyoruz.
Önümüzdeki sezon biliyoruz ki işleri çok daha zor. Ancak bu ekip bizi inandırdı ve inanıyoruz ki bu sefer yukarılarda kalıcı olmaya geliyoruz.
Haydi Muğla!
Böyle yeşil beyaz haftaya gelecek günlerde bir de Bodrumspor’un playoff maçlarındaki başarılarının eşlik etmesini diliyoruz. Umuyoruz ki onlar da geçen yıl ucundan kaçırdıkları başarıyı bu yıl yakalayıp, süper lig sevincini de bu şehre yaşatacaklardır.
Gözümüz, kulağımız onlarda ve dualarımız onlarla beraber.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.