AŞK VE AKSİYON

Filiz Akın' ın vefatı dolayısıyla kanalların birinde ekranlara gelen 1974 yapımı Memleketim filmini yıllar sonra tekrar izleme fırsatı buldum.

Filmi ilk izlediğimde henüz on sekizinde bile değildim. Bugün ikisi de ebediyete göç etmiş iki değerli sanatçımızın başrol olarak oynadıkları filmi izlerken o yaşlarımdaki duygu ve düşüncelerimin saflığına giderek bugünlere uzandım ve doğal olarak üzüldüm.

O projenin yönetmeni orada vermek istediklerini güzel metin, diyalog ve görsellerle donatmakla yetinmemiş. Sosyal hayatları kendi sosyal düşüncelerinden çok farklı olmasına rağmen gelecek gördüğü iki önemli isme bu rolleri vererek, ideallerinin sesinin, bir o kadar daha güçlü çıkmasını sağlamıştır.

Bugün de milli kültürümüzü yansıtan ve günü daha iyi yansıtan filmlerimiz yok değil ancak; hangisinde idealizm, o kadar saf ve yalın olarak verilmekte?

Tabii bir de hangi idealleri var diye de sormak lazım!

Teknoloji var, görsellik, seslendirmeler falan dünün imkânlarıyla asla kıyaslanmayacak kadar. Pekâlâ, harcanan onca emek ve paralar özellikle gençlerimiz üzerinde bıraktıkları etki ne kadar hiç düşündünüz, geriye dönüşleriyle ilgili çalışmalara rastladınız mı?

İsimleri cilalanmış, bir şekilde yukarılara ulaşılarak servis edilmiş, ısmarlanmış projelerle ancak (mış) yapmış olunuyor, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı çarçur etmiş oluyor.

Bu vatanın adına TÜRKİYE diyorsak; burası ırkı, dini, dili, inancı ne olursa olsun her insanın öncelikle huzur içinde yaşayabildiği ancak özellikle de kendini TÜRK olarak tanımlayan, TÜRK hissedenlerin de en az diğerleri kadar mutlu olup, yarınlarından şüphe etmeyecekleri kadar huzurlu olabilecekleri bir ülke olmak zorundadır. Bu yüzden en başta lafı geldiğinde yarınlarımız diye başlayan cümlelerimize özne yaptığımız gençlerimizi günlük, sığ politikaların kıskacından koruyarak onları yarınlarda daha güçlü tutacak yüksek ideallerle donatmamız önemlidir. Bunun en önemli yolu da onları uçta her türlü sapık, sapkınlıklardan koruyabilecek değerlerle tanıştırabilecek eğitim ve kültür politikalarımızın işinin ehli olanlar eliyle verilmesidir.

Aşkı olmayandan ehliyet çıkmaz. Ehliyet, iman ve aşkın aksiyona geçmiş halidir.

Türkiye' de ilk defa sandıkların iradesi bir iktidara yirmi yılı aşkın güç veriyor ve gelinen nokta itibariyle halen beslenme sofrasında gerilimden başka bir nimet bulamıyorsak kimlerle düşüp kalktığımıza, kimlerle sofraya oturduğumuza, kimlerin soframıza yiyecek olarak neler koyduğuna dikkat etme zamanı çoktan gelmiş, geçiyordur.

Önümüze konulan yiyecekler bizi halen çağlar üzerinden atlamayıp ancak şişiriyorsa sorunun dışarıda olmadığı aşikârdır.

Sorun, önümüze sürülen sofra kültürümüzü yeterince sorgulanmamasıdır. Kayıtsız şartsız önümüze sunulana razı olduğumuz gün, teslim olduğumuz gündür ve artık yarınlarımızda da önümüze ne konulursa ona razı olacağımızın işaretidir.

Unutulmamalıdır ki bugün gençlik, internet ve dijital çağın verdiği olanaklarla bilgiye çok daha yakındır. Bu yüzden bugün için eksik olan değerlerin kendisine sunulması asıl amaç olmalıyken, bunu da nasıl ve kimlerle yapacağımız önemlidir. Olaya sadece devlet memuru zihniyetiyle bakanlarca veya adı STK olmasına rağmen ülkeyle ilgili hiçbir derdi olmayanlarca yapılacak programların hiçbir sonucu olmayacağı umarım görülmüştür de hatada ısrar edilmez.

Bugün gerek eğitim, gerekse kültür ve sanat için gerekli olan sermaye ya devlet eliyle temin edilmekte ya da küresel güçlerin taşeronları eliyle ülkelere sunulmaktadır. Bugün siyasi iradenin de tasvip etmediği ve kontrolünde zorlandığı küresel sermayenin ülkemizde ne tür eğitim projelerine, ne tür kültür ve sanat projelerine gittiği hepimizin bilgisindedir. Buna karşın insanımızın iradesiyle iş başına gelen ve derdi, insanımızın bugünüyle beraber yarınlarında da sağlıklı olmasını sağlamak olan iktidarların sermaye kullanırken bu hassasiyetle hareket etmeleri önemlidir.

Bununla ilgili bir çabası olmayanların milli diye başlayan bir eğitim, kültür politikaları aksi takdirde sadece lafta kalır ve kalmaktadır. Sonucunda da kendi değerlerinden uzaklaştırılmasına göz yumulan gençlerimizin yabancı ideoloji, yabancı sapkınlıklar ve neticede yabancı sermayenin peşinden izledikleri sürüklenme hikâyelerinin vebaliyle ebedi âlemde nasıl hesaplaşılır bilemem.

Sizin sorumluluklarınızı almadığınız gençliğin yarın birilerinin sunduğu dolarlarla, imkânlarla karşınıza çıkmaları, yakanıza yapışmaları da kaçınılmazdır.

Para yok değil sadece doğru yerde kullanılmıyor. Kurumlar aracılığıyla akıtılan kaynaklar milli kültür, milli eğitim politikaları üretmenin çok uzağında sadece tahrik amaçlı ve günü kurtarma amaçlı kullanılmakta. Buralardan yarına ne çıkar, ne bırakılır bilemem ama şapkadan tavşan çıkmayacağı da kesin.

Siyaseti sadece Allah rızası için yapan, sadece hoş bir seda bırakabilme arzusuyla yapma iddiasında bulunanların önce aşk insanları olmaları şartı vardır. Koca bir cihan devletinin kurucusu olan Ertuğrul Bey oğlu Osman’ a verilen ilk müjde, onun şeyhi Edebali Dergâhında kalıp, duvarında asılı olan Kur’an’ı görüp hürmeten uyumadığı gecedir. Onu o gece orada uyutmayan gücü, kudreti, bilgisi falan değil, gönlüne düşen aşkıdır. Yine âlemlerin yaratılışında bile: “Habibim, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” anlayışı da o aşka en güzel örneklerden biri değil midir?

Üzerine yükler yükleyeceğiniz, tüyü bitmemiş yetimin kursağından alarak dağıttığınız paraların sorumluluklarını vereceğiniz kadroların aşk ile yoğrulmuş, en azından aşk ile tanışmış kadrolar olmasına dikkat etmeye başladığımız gün, inanın yeni bir şafağın müjdesi olacaktır.

İşte o aşk da aksiyonu, o aksiyon da yarınlara daha ümitle bakmamızı sağlayacaktır.

Beni buralara kadar sürükleyen o filmin yapım yılı 1974 ve adı da Memleketim. Vizyona gireli yarım asrı geçmiş bir film ve memleketimde o yıldan bu yana gençliğimiz ne yönde değişmiş, hazırsanız siz de bu pencereden bakıp sorgulayın bakalım.

Yönetmeni ve başrol iki oyuncusu ki, ruhları şad olsun, şimdi ebedi âlemde olan Memleketim, halen sevenlerini, yüreğinde aşkı taşıyanları bekliyor.

Ya siz neyi bekliyorsunuz bayım?

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.