İFTARLIK DİLEKLER

1999 büyük Marmara Depremi’nin hemen arkasındaki günlerdi. Muğla İl Trafik Komisyonunda Üniversite Temsilcisi olarak görev yapıyordum. Komisyona Vali Yardımcısı merhum Şemsettin Ulusoy başkanlık ediyordu. Gündem maddelerinin görüşülmesi bitmiş, sıra ülke gündemine gelmiş, çaylarımızı içerken depremi, deprem bölgesinden gelen haberleri aramızda konuşuyorduk. Yaklaşık her kurumdan deprem bölgesine o sıralar ekipler görevlendirilmiş, kurum temsilcisi arkadaşlardan bu ekiplerin izlenimleriyle ilgili bilgiler alıyorduk. O sıra komisyonda belediye temsilcisi olarak görev yapan zabıta müdürü rahmetli Şevket Gülen bölgede büyük karmaşa yaşandığını, yardıma giden ekiplerin çok zor şartlar altında görev yaptıklarından bahsedip bir de devletten ziyade özel kimi kişi ve kuruluşların da yardım adı altında sahada olduklarından bahsedip endişelerini paylaşmıştı. Önüne gelenin arama, kurtarma yapmasının, iftar çadırları kurmasının sakıncalı olabileceğini söyleyince ben de aslında iftar çadırı konusunda bütün yurtta güzel bir geleneğin canlı tutulduğunu ama Muğla’da bu zamana kadar belediyenin bu işi neden ihmal ettiğini sormuştum.

Öyle ya, ihtiyaç vardı ve devletin uzanamadığı, yetemediği yere de birilerinin uzanacağı çok açıktı. Bunun önüne geçmenin tek yolu da devlet kurumlarının ki, başta belediyeler olmak üzere bu işe el atmaları olacaktı. Şevket Bey, ihmalden ziyade kendilerine bir talep gelmediğini, gelirse değerlendirilebileceğini falan söyleyince Vali Yardımcımız’ da: “Bak talep geldi bile” deyince Şevket Bey her zamanki titizliğiyle elindeki defterine notları almış, konuyu başkana ve yetkililere ileteceğini söylemişti. Toplantıdan da beraber çıkmış ve kendisine Anadolu’dan ziyade hemen yakınımızdaki İzmir, Aydın, Denizli gibi illerde belediyelerin kurdukları iftar çadırlarından örnekler vererek belediyelerin böyle bir işe niyetlenmeleri halinde halktan da önemli maddi manevi destekler alabileceğini söylemiştim.

Şevket Bey, işine son derece bağlı, titiz birisiydi ve konuyu o toplantı sonrasında da kurumunda titizlikle takip etmişti. Sanıyorum on beş gün sonra yanıma kadar gelerek sevincini paylaşmış ve “Bu iş tamamdır. Önümüzdeki yıldan itibaren biz de çadır kuracağız inşallah” demişti.

Bir süre eski garaj mevkiinde çadır kurularak başlamıştı sonra hem sayı olarak hem nitelik olarak arttırılarak günümüze kadar devam ettirildi. O sıralar hiç gidememiştim ama rahmetli Şevket Bey’den iyi gittiğine dair hep bilgi almıştım. Hatta yine bir ara bu sayede o kadar çok da halktan yardım geldiğini söylediğinde ben de çok sevinmiştim.

O zamanlar gidememiştim ama bu sene hem belediyenin hem de Aydın Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün Muğla Öğretmenevi’ nde verdikleri iftarlara katılma şansı buldum. Aydın Vakıflar Bölge Müdürlüğü işi gerçekten çok iyi oturtmuş. 800 kişi ile başladığı sayıyı, havaların da güzel gitmesiyle dış tarafa masalar atarak binin üstüne çıkarmış. Ayrıca dağıtımda izlediği yöntem de gerek bizim yardım kültürümüze, gerek hijyen kurallara çok daha uygun şekilde gerçekleşiyor. Menteşe Belediyesi’de yine son yıllarda olduğu gibi Kapalı Pazaryeri’ni ve Kocamustafendi İlkokulu bahçesini kullanıyor. Onlar da artık ayni veya çeşitli miktarlarda nakdi yardım toplamak yerine yardımseverlerden gün bazında gelen iftar taleplerini değerlendirerek her gün 3000’ e yakın kişiye iftar vermekte ve her günün masrafını da bir hayırsever üstlenmekte.

Bu vesileyle bu işe vesile olan, destek olup yürütülmesini sağlayan her kişi ve kuruma Muğla’ lılar olarak şükranlarımızı sunuyoruz. İnanın yemesini bırakın o saatlerde gidip o insanların oradaki sevinç, heyecan ve coşkularını izlemek bile tarif edilemeyecek kadar güzel.

Buradan bir temennimi de paylaşmak istiyorum. Doğal olarak geçtiğimiz yıllarda Ramazan Ayı, yaz ve bahar günlerini aşarak geldiği için dışarıda kurulan iftar masaları pek bir sorun oluşturmadı ancak artık Ramazan giderek kış aylarına doğru uzanıyor ve havaların soğuk olacağı düşünülerek Menteşe Belediyesi’nin kapalı bir alana bu organizasyonu taşıması doğru olacaktır kanaatindeyim. Belki kendine bağlı böyle bir tesis, alan eksikliği olabilir ve böyle bir konuda da Büyükşehir Belediyesi’nden yardım istenebilir düşüncesindeyim. Onların Türkan Saylan Kültür Merkezi gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi gibi tesisleriyle beraber Allah nazardan saklasın bir de Ahmet Aras gibi gördüğü her sorunun üstüne cesaret ve şevkle giden başkanlarının olması da umut verici. İnşallah önümüzdeki yıllarda Muğla’ lıya daha yakışır iftar organizasyonları görürüz inancındayım.

Öğretmenevi’ nde iftarlıkların masalara, iftar bekleyenlerin önüne kadar konuluyor olması da insan onurunu incitmiyor ve çok büyük bir incelik. Aynı inceliği Belediyemizden de beklemek, insanları iki lokma ikramlık için kuyruklarda dakikalarca bekletmemek sanıyorum sevgili başkanlarımızın da bilgileri dâhilinde değil ve buradan kendilerinin bu konuya da üzerlerine düşen incelikle yaklaşarak çözüm getirebileceklerini ümit ediyor ve inanıyorum.

Bu vesileyle bu organizasyonlara ilimizde vesile olanlardan öncelikle ahirete irtihal etmiş olanlarına rahmet; destek olup yürütülmesini sağlayan her kişi ve kuruma, hayırseverlerin her birine de Muğla’ lılar olarak en içten şükranlarımızı sunuyoruz.

Erdal ÇİL

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.