Naim Arslan Dağlı
PSİKOLOJİNİN ÖNEMİ
Günlük hayatta birçok sıkıntı, stres ve koşturmaca içerisindeyiz.
Okuldaki problemler sıkıntılar, iş ortamındaki problemler sıkıntılar, aile ortamındaki problemler sıkıntılar, arkadaşlarınızla akrabalarınızla olan sorunlar problemler, aracınız varsa onun sorunları, trafik... derken aslında hayat bütün stresiyle bazen üstümüze geliyor. Bazen iş yaşamımızdaki bir sorunumuz, bazen sosyal yaşantımızdaki bir sorunumuz , bazense kendi sağlığımız veya psikolojimizle ilgili bir sorunumuz bizi alıp götürüyor. Sonra da bu dünyanın ne kadar kötü, umutsuz, mutsuz, samimiyetsiz ve değersiz olduğuna inanıyoruz. Hatta bu da yetmezmiş gibi bu kötü sıfatları kendimize de yakıştırırız. Biz değersizlik hisleriyle boğuşurken bir bakmışız ki günün sonunda yapılacak onca iş olduğu gibi kalıyor (işler bitmeyince değersizlik hissediyoruz, degersiz hissettiğimiz için işler bitmiyor tam bir paradoks). Aracınız tamir olmamış, yeni bir ilişkiye başlanılmamış, küs olduğunuz arkadaşınızla aranız düzelmemiş, vizelere (sınavlara) çalışılmamış, kilo verilmemiş... bütün işler olduğu gibi kalmış biz hiçbir şey yapamamışız çünkü gün boyu kendimizi kötü hissetmişiz ve hiçbir şeye gücümüz kalmamış.
Tabiki her zaman bu kadar yoğun olmaz hayatımızdaki sorunlarımız hatta dışarıdan görünen birçok işimizi yaparız (işe gideriz, ödevlerimizi yaparız, yemek hazırlarız, arabamızı temizleriz). Oysa içimizdeki işlerimiz genelde yarım kalır. Sonrasında genelde bir değersizlik hali bizi sarar kendimizi robot gibi hissederiz bazen, bazense hiç sevilmeyecek bir çöp parçası gibi...
Buraya kadar canınızı sıktıysam üzgünüm :)
Ama amacım canınızı sıkmak değil amacım bir farkındalık oluşturmak.
Bedenimizin ihtiyaçlarının farkında olduğumuz gibi psikolojik ihtiyaçlarımızın da farkında olmalıyız ki doyumlu bir hayat yaşayabilelim.
Hepimiz susadığımızda ne yapacağımızı biliriz veya acıktığımızda ne yapacağımızı hatta herhangi bir yerimiz ağrıdığında, midemiz bulandığında, başımız ağrıdığında... bu örnekleri arttırabilirim. Biz çocukken annem ıslak ıslak oturursan hasta olursun derdi. Islak ıslak oturulmayacağını annem öğretti ????
Ama kimse bana üzüldüğümde ne yapmam gerektiğini öğretmedi. Muhtemelen size de! Hatta "üzülme buna üzülmemen gerekiriyor !" dediler, öfkelenme otur oturduğun yerde dediler, tamam da bunda bu kadar sevinecek ne var dediler... Hadi size soru az önce bedensel sağlıkla ilgili soruların kaçının cevabını biliyorsunuz? Hepsini doğru bildiğinizi tahmin ediyorum. En kötü ihtimal doktora giderim demişsinizdir. Şimdi de psikolojik sorular sorayım kaçını bilebileceksiniz. Çok sevdiğiniz partneriniz sizi terk ederse ne yapmalısınız?, Sürekli sizi aşağılayan arkadaş ortamında nasıl davranmalısınız? Peki insanları boş verelim. Kendimizi bunalmış ve başarısız hissettiğimizde neler yaparsınız? yapmalısınız?
Bu soruları düşünmeniz sizin yararınıza olacaktır. Ama muhtemelen ailelerimizin bize öğrettiği gibi yanlış veya yarı doğru (yarı doğru da yanlıştır) cevaplarla cevaplayacaksınız. Mesela boş vermek gibi.
Bu yüzden psikoloji bu yüzden iletişim.
Köşe yazılarımda her hafta daha mutlu, daha coşkulu ve daha doyumlu bir hayat için karşınızda olacağım kendinize çok iyi bakın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.